Metro Günlüğü

Metro Günlüğü

Kafası dolu delikanlının biri binmişti metroya, iç sesini duymamak için etrafını gözlemlemeye başladı. #metrogünlüğü

Her bir kafadan ayrı ses çıkıyordu metroda, kimisi hararetli bir şekilde bir şeyler anlatırken, kimisi son ses müzik dinliyor homurdanmalara sebep oluyordu. Bir başkası ise kitap okuyordu, metrodaki tüm seslere inat.

Bir delikanlı dikkatini çekti şairin. Sanki süt dökmüş kedi gibiydi, utancından yerin dibine girmiş, yanakları amasya elması gibi kıpkırmızıydı. Şair bir an düşündü neler yaşayabileceğini, ne için bu kadar kızarmış olduğunu ve sonunda buldu. Delikanlı Anadolu’dan okumaya gelmişti ve onun oralarda mini etekli, dekolteli hatunlar bulunmuyordu. Ancak TV’den gördüğü bu insanları birde yakından görünce yerin dibine girdi. Gözlerini hangi boşluğa koyacağını bilemeyip en son kapamakta çareyi buldu. “Aslında utanması gereken o muydu?” diye düşündü şair ve kültür çatışmasında karar kıldı. Neyse ki delikanlının ineceği durak gelmişti. Metro istasyona yaklaştığında delikanlı usulca, başı yere bakarak yerinden kalktı ve kalabalığın içinde gözlerden kayboldu. Şimdi şair napacaktı? Yalnız hissetti birden kendini, o delikanlıda kendisine benzeyen bir şeyler bulmuştu ve içinden dedi ki şair “utanan insandan zarar gelmez evlat.”

Eğer karşınızdaki insan sizinle konuşurken utanıyorsa, kızarıyorsa sevin o insanı. Nice insanlar var içinde bir gram utanma olmayan. Bu nedenle kıymet bilin.

Bu vesile ile Hz. Mevlana’yı analım;
Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.

Kendinize iyi bakın, hoşçakalın. 🙂

Metro Günlüğü” üzerine 2 düşünce

Yorum bırakın